Tarihin kanunlarının şaşırtıcı derecede orijinal bir analizi olan Mukaddime’yi, çağdaş kaynaklardan yararlanarak inceleyen Irwin, İbni Haldun’un yaşamının ve düşüncesinin ortaçağ İslam teolojisi, felsefesi, siyaseti, edebiyatı, ekonomisi dahil olmak üzere tarihsel ve entelektüel bağlamını açıklıyor.“İbni Haldun'un geleneksel görüşlerini sorgulayan bu önemli kitap, Robert Irwin’in ortaçağ Müslüman zihni hakkındaki derin bilgisini ve anlayışını yansıtıyor.” –Hugh Kennedy“Robert Irwin sadece ortaçağ Arap kültü

Bu kitapta Ölenler / dövüşerek öldüler; / güneşe gömüldüler diyerek sokakları ve alanları inlettiğimiz o güzel insanlarımızdan birini, Ertan Sarıhan'ın hikâyesini okuyacağız.Ertan Sarıhan 1942 yılında Fatsa'nın Beyceli köyünde dünyaya geldi. Çok okuyordu. Tartışmaları can kulağıyla dinledikten sonra konuşurdu. Bilgi düzeyi çoğumuzdan gelişkindi. Gençliğin verdiği coşkuyla hayalindeki dünyayı yaratabilmek adına çaresizlerin çaresi, umutsuzların umudu olmaya çalıştı. Halkın yanında olmak, devasa boyuttaki sor

Sigmund Freud. Almanca konuşan Yahudi bir ailenin kiralık odasında gözlerini dünyaya açan bir çocuk. Fakir ve asimile olmuş bir iklim... Önceleri, ailesinin hayata tutunma çabasından dolayı, sonraları da zulmün, ölümün elinden kaçmak için şehirden şehire sürüklenen bir hayat. Önemli psikolojik teoriler. Dünyada ses getiren yaklaşımlar. Ve savaş. Ve sürgün. Kardeş ölümleri. Yakılan kitaplar. Sigara. Puro. Bağımlılık! Ve Kanser! Kendi anlattığı, dünyada çığır açtığı bilimsel yaklaşımlarını kendisi ve kızı içi

Modern bilimin en önemli mucitlerinden biri. Deliliğe dokunan müthiş bir deha. Yüksek zekası, ileri görüşlüğü ile kendi devrinde olmasa bile sonraki zamanlarda herkesi kendine hayran bırakan gizemli bir adam. Yüzlerle buluşuna rağmen patentlerini alamamış, ömrünün sonlarında yoksuluk ve sefalet içinde yaşamış, bir otel odasında yalnız başına ölmüş yapayalnız bir insan... İyi niyeti ve çalışkanlığı istismar edilmiş bir işkolik. Bugün kullanılan bir çok temel teknolojide emeği, hatta imzası olmasına rağmen ha

Yahudi bir ailede açılan gözler.Keman sesi.Ailesinin elektronik şirketi içinde bilime yaklaşan bir alt yapı.Okul sıralarında başlayan protest bir duruş.Kabına sığmayan bir zekâ.Derslerde öğretmen seçmeler, itirazlar, kavgalar...Yatılı okul.Diplomasızlığı göze alarak okulu terk edip ailesine sığınmak.Derken matematik, fizik...Ve ününün yayılması.İyi okullar.Yayınlar.Ve ilk aşk.Evlilik, çocuklar.İhanet.Yeni aşk.Yeni evlilik.Sürgünler, vatansızlıklar.Dünya savaşları.Atom bombasını yapmak ve bundan pişman olmak

Tarihin en büyük komutanlarıyla nefes kesici yolculuklara çıkmaya hazır mısınız? Bu eserde yalnızca birçok büyük komutanın ismini öğrenmekle kalmayacağız; görkemin ne kadar geçiçi olduğunu da, çok ihtişamlı bir hayatın hapislerde bitebileceğini ya da çok talihsiz başlayan bir hayatın büyük bir kral olarak sonlanabileceğini de göreceğiz. Aynı zamanda Roma, Atina ve Sparta'daki toplumsal değerlerin neler olduğuna, günlük yaşamın özelliklerine ve savaşların atmosferine dair çarpıcı bilgiler edineceğimiz güzel

Recep Yazıcıoğlu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin valiliğe en genç yaşta atanan ilk valisi olarak tanınır. Onun memleketini ve milletini kalkındırmak için hiçbir ayrımcılığa prim vermeden yürüttüğü çalışmalar gerçekten hayranlık uyandırıcıdır. Gece gündüz demeden içindeki insan sevgisiyle didinip durmuş bir filozoftur o aslında. Halkının aczini, yoksulluğunu, cehaletini gidermek; hastalıklarını iyileştirmek için ne lazımsa araştıran ve bunları hayata geçirmek için elinden geleni yapan bir vatan aşığıdır. İ

Bu kitabın sayfalarında Fransız ve dünya edebiyatının köşe taşlarından şair, oyun yazarı ve romancı Victor Hugo'nun mücadeleci yaşam öyküsünü, sanatsal dehasını yansıtan eserlerindeki en çarpıcı kesitleri bulacaksınız. * Sır, bir ağ gibidir; deliklerinden biri yırtılınca bir süre sonra tamamı parçalanır. * Elmaslar sadece toprağın karanlıklarında, gerçekler sadece düşüncenin derinliklerinde bulunur. * Bazı anlar oluyor ki insan bir saç teliyle bir zinciri kırabileceğine inanıyor. * İnsan tek merkezli bir da

Tarih sürekliliktir ama yeniyi, değişmeyi, daha ileri adımları da içinde barındırır; zaman zaman yol ağızlarında sert ve ani dönüşlere de tanıklık eder; öyle olmasa mağara döneminden çıkıp bugünlere gelemezdik. Böylece gelecek, bugünkünden -hiç kuşkusuz- daha ilerde olacak. Bunun için de insan aklına ve emeğine, onlardan yana güçlere güvenmeliyiz. Tarih, bu güveni aşılıyor bize; onu yitirmek, kapıları kör ve karanlık güçlere açmak demek olur. Onlar bugün de vardır ve her şeyden önce de umudun düşmanıdırlar.

Aziz Sancar kimdir? Nasıl bir çocukluk yaşamıştır? Nobel Kimya Ödülü'nü nasıl kazanmıştır? Bilim insanı Aziz Sancar hakkında merak ettiğiniz her şeyi bu kitapta bulabilirsiniz.

Kader denilen şey gerçekten bizim elimizde midir? Herkes gerçekten de kendi kararını kendisi mi verir? Yoksa hepimiz birilerinin bize biçtiği rolleri mi oynuyoruz? Kitabı bitirdiğinizde hepinizin kafasında bunun gibi pek çok soru olacak! Kimi sayfada kendinizi, kimi sayfada yakın bir arkadaşınızı bulacaksınız. Bir kahve eşliğinde bitirilecek sıcak bir hikâye...

Anımsamadığım tüm sözcükler anımsayabildiğim tek bir sözcüktü: Yara! Eğer bu kitabı okurken baştan sona keder içinde bir Nilgün Marmara bulacağınızı düşünüyorsanız baştan uyaralım; yok. Çünkü onun derdi kederle değildi. O, kendini buraya ait hissetmiyordu sadece... Ece Ayhan'ın da dediği gibi dünyayla yaralıydı. Dünyayla derdi vardı. Ondan bahsederken edebiyata, şiire bakışına, eserlerine, yazdıklarına bakmamak, o yarayı bütün buralarda aramayıp sadece filmin sonundaki intiharına bakmak, Doğdu ve öldü! deme

Sinaloa uyuşturucu kartelinin lideri Joaquín El Chapo Guzmán dünyanın en tehlikeli suçlularından biriydi. İktidar yolundaki güçlü yükselişi, gaddarlığı, çekiciliği, lüks düşkünlüğü, kılık değiştirme tutkusu, birden fazla zorlu hapishaneden kaçması, Sean Penn'le beklenmedik karşılaşmaları... Bu ve benzeri olaylar, onu dünyanın en ünlü kanun kaçaklarından biri haline getirmişti. Ancak uzun yıllar süren bir operasyonun sonunda ABD ve Meksika güvenlik güçleri tarafından yakalanıp yargılandı. Elebaşı, El Chapo'n

Ben Ay'ımı yerde gördüm Ne işim var gökyüzünde Benim yüzüm yerde gerek Bana rahmet yerden yağar dediği gibi Yunus'un, Prévert de şöyle diyor: Göklere ait babalarımız siz orda kalın biz yeryüzünde kalacağız bazen çok güzel olan yeryüzünde Ya olduğun gibi görün Ya da göründüğün gibi ol diyen Mevlânâ gibi, Ben olduğum gibiyim Nasıl görünüyorsam öyle diyor o da. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine diyen Nâzım gibi, o da yaşamdan yana, Uzanın çimenlerin üzerine Çimenler uzamadan üzeri

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı... Bugünkü Şavşat, Artvin, Borçka ve Ardanuç'u içine alan bölgede, egemenliğin el değiştirdiği ve sınırların yeniden belirlendiği bir zaman diliminde, iki imparatorluk arasında sıkışıp kalan; aynı zamanda yerel yöneticilerin zorbalığı altında ezilen çaresiz bir halk... Daha 16 yaşındayken babasının köylülere uyguladığı zulmü ve haksızlığı görüp başkaldıran bir genç; İmerhevili Emrula. Başlangıçta 30 kişilik bir ekibin, sonrasında giderek büyüyen bir halk hareketinin lideri ola

Nazif Hoca, hayatı, insanı ve dünyayı Yunus gibi, Mevlâna Hazretleri gibi, Hacı Bektaş Veli gibi yorumlar. Bütün insanlara Mevlâna Hazretleri`nin meşhur pergel metaforunu tavsiye eder. Bu metafor çok önemlidir. Mevlâna Hazret der ki; &`;İnsan bir pergele benzer. Onun bir ayağı tıpkı bir pergel gibi kendi köklerinde, medeniyetinde ve mefkûresinde sabit kalmalıdır, öbür ayağı ise bütün dünyayı gezmelidir. Nazif Hocam da her fırsatta, &`;Dünyayı da iyi okumalısınız. Dünyayı iyi okuyamayanların

“Bu kitap, bir özyaşamı içermektedir,” diye başlıyor Dr. Abuzer Demir. Dünyaya gözlerini açtığı köyden, erken tanıklıklarından, aile yaşantısından, öğrenim ve meslek hayatından söz açarak devam ediyor. Sevinçli karşılaşmalar ve sadık dostluklar da payını alıyor bu anlatıdan, yıkıcı badireler ile dramatik anlar da... Başarılar kadar talihsizlikler de demini yakalıyor, ümitler kadar karanlıklar da...Mesleğinde 44 yılı devirmiş bir hekimin bu detaycı hatırâtı, köyden taşraya, taşradan kente uzanan bir Türkiye

Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, İslamiyetten Önceki Türk tarihi ve Türk kültür tarihi çalışmalarında önemini hâlâ koruyan eserler vermiştir. Onun bu alanda yapmış olduğu çalışmalar yeni araştırmalarda araştırmacılara kılavuz niteliği olma özelliğini korumaktadır. Bizi bu konuda araştırma yapmaya yönelten temel neden budur. Tezimizde Bahaeddin Ögel'in hayatı ve tarihçilik anlayışının oluşum sürecinden başlayarak kaleme aldığı çalışmalarla alana getirdiği yaklaşımlar incelenmiştir. XIX. Yüzyılda Türkiye'de Mustafa

Suetonius'un On İki Caesar'ın Yaşamı adlı yapıtı Iulius Caesar'dan Domitianus'un ölümüne dek (MÖ 100 MS 96) Roma tarihine yön veren imparatorların yaşamlarını anlatırken, Roma devletinin yapısı, işleyiş biçimi, toplumun durumu, olaylar ve çeşitli konular hakkında oldukça ayrıntılı bilgi vermektedir. Bu nedenle kitap Eskiçağ Tarihi çalışmalarına büyük bir katkıda bu- lunmaktadır. Suetonius, tarihyazımının biçimlenmesinde çok etkili olmuştur. Ardından gelen pek çok yazar onu izlemiştir. Yapıt, Roma devlet yön

"Üç şey düşmanlık getirir: Nifak, zulüm ve bencillik. Üç şeyden uzaklaşan üç şeye ulaşır: Şerden uzaklaşan izzete, kibirden uzaklaşan saygınlığa, cimrilikten uzaklaşan da şerefe... Şu üç sıfat kimde olursa, devamlı oruç tutan ve namaz kılan biri bile olsa münafıktır: Yalan konuşan, sözünde durmayan ve emanete hıyanet eden."