Sevgili arkadaşım Gürçağ bu sorunlarla kıyasıya mücadele ediyor. Farklılık yaratarak genişleyen yeniden üretimini belirleyen temel değişken olan üretken sermaye kavramı ve bu kavramın oluşum sürecini Türkiye pratiğinden hareketle analiz ediyor. Yukarıda anlatılan mekanizma açısından üretken sermayenin tarihsel gelişimi, kapitalizm kavramının yapısal belirleyenlerinin oluşması anlamına geliyor. Gürçağın değimi ile Kapitalizmin inşa sürecinin dinamiği olan üretken sermayenin oluşum-gelişim sürecini incelemek, Türkiyenin yakın dönem kapitalist gelişme sürecindeki toplumsal değişmenin kavranması için de önemlidir. Ama Gürçağ sadece olgu-kavram arasındaki ilişkileri dinamik bir şekilde ele almıyor, çok daha önemlisi yukarıda işaret edilen fetişizm-yabancılaşma sürecinin bilgi üretim sürecinde yarattığı etkileri de çalışmasında ele alınıyor. Yazarımız sorunu açık bir şekilde; Türkiyede kapitalistleşme sürecine yönelik teorik-kavramsal tartışmanın çok sınırlı olduğu aşikârdır demekle kalmıyor ve devamla üretken sermayenin birikimini sadece nicelik yönünden ele alan popülizm ve benzeri dolaşım/bölüşüm merkezli analizlere eleştirel yaklaşıyor. Yaklaşımını sermaye, zenginlik birimi değil, toplumsal tarafları olan toplumsal bir ilişkidir diyerek netleştiriyor. Bu netlik kavram ve olgularla zenginleştirildiği ölçüde fetişistik iktisat temelli analizleri de gündemine almış, eleştirmiş oluyor.
Ş. Gürçağ Tunanın bu çalışması gündelik hayatımızı bir karabasan gibi içine alan ve her hareketimizde plastik bir hapishane gibi bizi daha bir kuşatan kapitalizmin oluşumunun bu topraklara özgü gelişimini anlatıyor. Bir kavramın yaşamla içerik kazanması anlatılıyor. Bu anlatım Sosyal Araştırmalar Vakfının çabası ile dolaşıma giriyor. SAVın gerçekleştirmeye çalıştığı büyük tabloda önemli bir eksiklik gideriliyor. Tablo daha bir belirgin hale geldi. Büyük tablodaki eksiklikleri gidermede büyük bir emek-heyecanla çalışan Serap Kurta çok teşekkür ederim. Ama hala yapılacak çok ama çok iş var. Farklılık yaratarak genişleyen kapitalist gelişme kimseyi usta ve hiçbir bilgiyi mutlak kılmıyor. Sözü burada Turgut Uyara bırakmalı:
Halbuki acemilik. Efendimiz acemilik. Bir taş alacaksınız. Yontmaya başlayacaksınız. Şekillenmeye yüz tutmuşken atacaksınız elinizden. Bir başka taş, bir başka taş daha. Sonunda bir yığın yarım yamalak biçimler bırakacaksınız. Belki başkaları sever, tamamlar. Ama her taşa sarılırken gücünüz, aşkınız, korkunuz yenidir, tazedir.
Fuat Ercan
Devamı
Format |
:Kitap |
Barkod |
:3003040100010 |
Yayın Tarihi |
:2011-06-30 |
Yayın Dili |
:Türkçe |
Baskı Sayısı |
:1.Baskı |
Sayfa Sayısı |
:256 |
Kapak |
:Karton |
Kağıt |
:2.Hamur |
Boyut |
:135 X 215 |