İnci San'ın üzerinde sürekli durduğu ve vurguladığı tümel ya da bütünsel sanatlar eğitimi ve sanatlar eğitim bilimi anlayışının giderek sanat eğiticilerinin üzerinde uzlaştığı ve kabul ettikleri bir yaklaşım olduğu görülmektedir. Sanatlar geçişli sanat eğitimi zaman içinde disiplinler arası etkilere de açılarak bilimselliğe yaklaşmaya başlamış, böylece sanat bilimi alanı tümüyle bir disiplinler arası boyut kazanarak zenginleşmiştir. Günümüz sanatlarında özellikle görsel sanatlar alanında teknoloji ve dolayısıyla bilime dayanmadan yeni, özgün ve çağcıl bir sanatsal üretim ortaya çıkarmak pek olası görünmemektedir. Sanatları izlerken, sanatçıların araştırmacı yanları, teknolojiye egemenlikleri ve disiplinlerarası yaklaşımları göze çarpmakta.

Bu disiplinlerarasılık diğer sanat dallarıyla ilgilenmelerini, epeyce okuyup, dinleyip toplumsal gerçeklikleri çeşitli yönleriyle izlemelerini de birlikte getirmekte. İzleyici olarak yeni sanatı anlamamız için bizlerin de zaman zaman zorlanması söz konusu olmaktadır. Hem sanatçılar hem biz tüketiciler, bilişimbilim, yeni bilimsel buluşlar, dijitalbilim, kuantum, beyinbilim, fotoğrafçılıktaki teknikler, fiziksel buluşlar gibi konular hakkında bilgi sahibi olmak durumundayız. Toplumbilim, psikoloji, siyaset, kimlik politikaları, etnografik bilgilerle ilgili oluşumlar eserlerden bize yansımaktadır.