Sanat ve yazın dünyasının 1989´da yitirdiği Samuel Beckett çağımızın en çok tartışılan, yorumlanan yazarlarının belki başında gelmektedir.
O, "...bir yandan içinde yaşadığı ve anlayamadığı dünyanın karmaşası içinde edilgin bir konuma itilmiş, bir yandan da hem ´dünya´ denen toplumsal olgunun vazgeçilmez ´varlığı´ olmanın hem de ´yeryüzü´ndeki tüm yaratıklar gibi ´ölüm´e yazgılı oluşunun ikilemini sonsuz bir tedirginlik içinde yaşayan insan adına dile getirilmiş amansız bir başkaldırının yazarıdır." Yapıtları "... ´uzman´ ve ´zaman´ sınırlarını aşarak insanoğlunun yeryüzündeki serüveninin tüm zamanlarını ve uzamlarını kucaklar." Beckett´in şiir, roman, deneme, şiirsel düzyazı ve oyun çalışmalarının çağdaş dünya yazınında konumunu belirleme çabaları yaklaşık yarım yüzyıldır sürmektedir.
Beckett tiyatrosu üzerine bu ilk "özgün Türk" kuramsal yapıtında Prof. Dr. Ayşegül Yüksel yüzyılımızın bu dev yazarı üzerine dilimizde boyutlu bir çalışmadan yoksunluğumuzun ötesinde, özünü derinlemesine kavradığı "Beckett söylemi"ni ustalıkla özümsetiyor okura.