Praksis’in 63. sayısı Kapitalist Tahribat, Ekolojik Kriz ve Sosyalist Alternatif başlıklı bu sayımızda, kapitalist üretim biçimine içkin yapısal döngüyü kırmanın alternatiflerini araştırmaya soyunduk. Türleri dışlayarak sistem içi iyileştirme arayışlarını besleyen derin ekoloji ya da eko-faşizm gibi ekoloji hareketlerine karşı, Marksist ekoloji, eko-feminizm, ekososyalizm tartışmayı hedeflediğimiz hareketler arasında. Günümüz ekoloji hareketlerinin sınıfla bağlantısı, suyun ticarileştirilmesi, HES’ler, doğal alanların tahribi, kentsel dönüşüm, madencilik faaliyetleri, ormanların yok edilmesi, silahlanma, endüstriyel atıklar, üçüncü dünya ülkelerine çöp ihracatı, CO2 ticareti gibi, aslında kapitalizmde vücut bulmuş pek çok konu merakımızı cezbetmeye devam ediyor. Bu nedenle sürmekte olan bu yapısal krize odaklanan özel bir sayı hazırlamak kaçınılmaz hale geldi. Amacımız ana akım ekoloji tartışmalarında insanın doğaya egemen bir varlık oluşuna meydan okuma gibi gösterilen meselenin doğa-insan savaşı gibi bir soyutlamadan çok tarihsel ve sınıfsal bağlamıyla birlikte ele alınması gerektiği tezini savunmak ve antroposen gibi soyut bir tanımlama yerine, aslında sermayenin bir bütün olarak doğaya ve emeğe saldırısını ortaya koymak