Allah'ın kitabı Kur'an, ilahi mesajın yani kitâbın okunan hali olarak, nâzil olduğu günden bugüne insanlığı aydınlatmayı sürdürüyor. O, okunan bir kitaptır; bütün evreni, varoluşu ve hayatı doğru okumak ve varoluş gayemizi kavramak için okunup anlaşılması gereken temel referanstır. Kurtuluş yolunu gösteren bir hakikat rehberidir. Kur'an, okunup anlaşıldığı ve yaşamımıza yön verdiği müddetçe kendisiyle doğru ilişki kurulabilecek bir kitaptır. Ancak maalesef günümüzde insanların büyük çoğunluğunun Kur'an'la ilişkisinin, onu bir hayat rehberi olarak kabul edip anlamaya ve bu rehberden hareketle yaşamı ikâme etmeye ve düzenlemeye dayalı bir ilişki olmadığı da bir gerçektir. Zira Kur'an, ya geleneğin bize aktardığı herhangi kültürel ve tarihsel bir miras gibi görülmekte ya da mutlak aşkınlığından dolayı içinde yaşadığımız bu dünyadan ve bu hayattan ötelerde bir âleme ait, gizem ve sırlarla dolu, bizlerce ulaşılıp anlaşılması mümkün olmayan kutsal bir metin olarak algılanmakta... Oysa yaşadığımız dünyada bugün insanlık olarak her zamankinden daha fazla doğruluk ve hidayet rehberi olan Kur'an'ı anlamaya ve onun ışığıyla aydınlanmaya muhtacız. Kur'an'ı anlamak için onu okumak, onda ifadesini bulan ilahi mesaja göre kendimizi test etmek, onunla kendi muhasebemizi yapmak zorundayız.