Bilmek anımsamaktır, bunun tersi doğru olmasa da. İçinde bulunduğumuz toplumsal sistem uzun zamandır unutuşa dayalı olarak varlığını sürdürmüş ve ancak her kaçınılmaz krizle karşılaştığında da anımsanmayı anımsamıştır. Ancak, sistem kendini yendine üretebilmek için kullanmak üzere, anımsanmayı, bir tür taktik olarak, devrimci niteliğinden uzaklaştırarak olduğu haliyle kendi bünyesine almayı seçmiştir. Olduğu haliyle anımsama bir tür demokratlık gösterisi olarak sahnelenirken, gerçekte postmodern teori-lerin her şey gider yaklaşımıyla anımsamanın biricik zemini tarih, bir dükkana, bir hırdavatçı dükkanına dönüştürülmüştür. Anlamak ve anımsamak, hep bir ahlasızlığa, bugünü kabullenme ahlaksızlığına tahvil ediliyor. Anımsamak, ancak bugünü meşrulaşt ırmak üzere, geçmişin yeni bir kurgusundan yola çıkarak merkezine unutuşu koyan ve bu unutuş ölçüsünde yeni kurgunun izlerini nesnenin paslı, bilinci küflü tarihinde yeniden aramaya çıkan bir anımsamayı? Sorun tam da burada: Küf ve pasın, pas ve küfün birbirinden ayrı Imazlığını anımsamakta yatıyor. Bu ise yeni bir dil öğrenmekle mümkün; eski bir dili yeniden öğrenmekle.
A. Yalçınkayanın bu kitabı, Ümit Hassan gramerini kullanmaya çalışarak Turgut Uyar´dan, Marx´tan dolaşıp Dede Korkut, Hz. Ali ve Said Nursi coğrafyalarında hep aynı sorunun izini sürüyor: Mutlu bir altın çağ olduysa eskiden / Niçin bir kez daha olmasın? / Her şey dönüp dolaşıp / Gelmiyor mu eski yerine?
Devamı
Format |
:Kitap |
Barkod |
:9789757414933 |
Yayın Tarihi |
:2003-03-01 |
Yayın Dili |
:Türkçe |
Baskı Sayısı |
:1.Baskı |
Sayfa Sayısı |
:197 |
Kapak |
:Karton |
Kağıt |
:2.Hamur |
Boyut |
:135 X 195 |