Toplumun bu çağda yaşamak için örgütlenememesi, eğitim düzeyi, bilginin kurumsallaşamaması, ideolojiler, politik manipülasyonlar, tüketim propagandası, dış kökenli kışkırtmalar bilinçlenmeyi engelliyor. Gözümüzün önünde dünyanın doğal zenginliklerinin talan edilmesi, yeryüzünün yaşanabilirliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya, milyarlık yığınların açlığa mahkûm olması, uygarlık ve demokrasi yalanlarıyla halkların haklarının yenmesi, sürüp giden emperyalist savaşlar, İslam ülkelerinin kanlı iç savaşları; ve bütün bunların karşısında sırıtarak el sıkışan ve içi boş sözleri yineleyip duran birtakım adamlar, cahil insanların aydınlanmasını engelliyor.
Geleceğe hazır olmanın ilk aşaması, gelişmeyi engelleyen zorlukların bilicine toplumca ulaşmaktır. Ülkenin temel sorunu da, bu bilincin halkta yaratılmasıdır. Umutsuz aydınlar, ülkenin geleceği için yararlı değil, çünkü bu umutsuzluk sömürgecilerin aradığı bir durum. Umutsuzlar Kurtuluş Savaşındaki mandacıları anımsatıyor. Bu tutumun değişmesi Türkiyenin çağdaş ülkeler katına ulaşmasını kolaylaştıracaktır.
Bu kitap güncel sorunlar üzerine gözlem ve yorumlardan oluşuyor. Felsefi bir jargonla yazılmadı. Bu düşüncelerin arkasındaki dünya görüşü 15. yüzyıldan bu yana Batı dünyasını yönlendiren bilimsel dünya görüşünün paralelindedir