(...)
En içteki mor çember sanki kendiliğinden lacivert bir atkıya dönüşerek az sonra yerini deniz mavisine bırakacak ve kuşağın tam ortasında oldukça belirgin yosun yeşili, usulca sarıya dönerek en dıştaki kırmızı ile birlikte, aralarındaki turuncuyu oluşturacaktı. "Dünya ile cennet arasındaki köprü," demişti babası bir keresinde Servet'e gökkuşağı için, "Onun altından geçmeyi başarabilen ölümcül hastalar bir anda şifa bulurlar; evlilik çağı gecikmiş kızların karşısına birdenbire beyaz atlı prensleri çıkar, yoksullar Kârun kadar zenginleşir," demişti. "Gökkuşağının toprağa değdiği her iki ucunda birer küp altın bulunur, ama onları da birer cin korur ki, bir dudağı yerde bir dudağı göktedir her ikisinin de; küplere elini uzatanın canına okur!" demişti.
(...)
Necdet ARACI'nın öyküleri üzerine üç satırlık bir şey yazmak yetmez... Genel teması Kasaba olan, kasaba insanının sıcak, tutarlı, sevgi dolu ve mücadeleci yanını; kasabada birey olmanın yaratıcı yanını, doğanın insanla bütünleşen romantik, sıcak ve oradaki güzel yalnızlıkları; sevdanın, aşkın adam gibi yaşandığı güzelliğini ve daha nice kasaba ve kasabada yaşamın ayrıksı yanlarını anlatmak sanki Necdet ARACI'ya ait özelliklerden... Bu özellikler onda fazlasıyla var... Onun öykülerini okurken, fazladan şiirler de okuyacağınızı aklınızda bulundurun... çünkü onu biz şiirlerinden, Arif ARIKAN olarak biliriz.
(...)
En içteki mor çember sanki kendiliğinden lacivert bir atkıya dönüşerek az sonra yerini deniz mavisine bırakacak ve kuşağın tam ortasında oldukça belirgin yosun yeşili, usulca sarıya dönerek en dıştaki kırmızı ile birlikte, aralarındaki turuncuyu oluşturacaktı. "Dünya ile cennet arasındaki köprü," demişti babası bir keresinde Servet'e gökkuşağı için, "Onun altından geçmeyi başarabilen ölümcül hastalar bir anda şifa bulurlar; evlilik çağı gecikmiş kızların karşısına birdenbire beyaz atlı prensleri çıkar, yoksullar Kârun kadar zenginleşir," demişti. "Gökkuşağının toprağa değdiği her iki ucunda birer küp altın bulunur, ama onları da birer cin korur ki, bir dudağı yerde bir dudağı göktedir her ikisinin de; küplere elini uzatanın canına okur!" demişti.
(...)
Necdet ARACI'nın öyküleri üzerine üç satırlık bir şey yazmak yetmez... Genel teması Kasaba olan, kasaba insanının sıcak, tutarlı, sevgi dolu ve mücadeleci yanını; kasabada birey olmanın yaratıcı yanını, doğanın insanla bütünleşen romantik, sıcak ve oradaki güzel yalnızlıkları; sevdanın, aşkın adam gibi yaşandığı güzelliğini ve daha nice kasaba ve kasabada yaşamın ayrıksı yanlarını anlatmak sanki Necdet ARACI'ya ait özelliklerden... Bu özellikler onda fazlasıyla var... Onun öykülerini okurken, fazladan şiirler de okuyacağınızı aklınızda bulundurun... çünkü onu biz şiirlerinden, Arif ARIKAN olarak biliriz.
Hasan ÖZKILIÇ / Yazar
Onu şiirlerinden tanırım. Bu nedenle; "Karıncanın Kardeşi Var" adını verdiği öykülerini okurken, dilin sonsuz olanaklarına olan inancım tazeleniyor. Onun öykülerini okurken aynı öykünün içine gizlenmiş birkaç öykü daha bulunduğunu görüyorsunuz. Ve aynı kahraman birkaç öykünün yıldızlı karanlıklar kadar güzel, korkunç ve kudretli odalarında dolaşarak, bir zaman diliminden başka bir zaman dilimine geçiyor; birden, örselenmemiş yepyeni dünyaların kapısında buluyorsunuz kendinizi. Çünkü yazar öykülerini, şiirinin incelik ve derinliklerini kullanarak bir görüntü sanatına dönüştürüyor.
Nursel ARAS / Yazar
Devamı
Format |
:Kitap |
Barkod |
:9786057979902 |
Yayın Tarihi |
:2018-10-29 |
Yayın Dili |
:Türkçe |
Orjinal Adı |
:Karıncanın Kardeşi Var |
Baskı Sayısı |
:1.Baskı |
Sayfa Sayısı |
:110 |
Kapak |
:Karton |
Kağıt |
:2.Hamur |
Boyut |
:140 X 210 |