Sosyal devletin en önemli unsurlarından biri olan kamu hizmetleri de, son 30 yılın neoliberal kuşatmasından nasibini almış durumda. Geçmişte temel vatandaşlık hakkı sayılan bu hizmetler, yıkıcı özelleştirmeler yoluyla her geçen gün erirken, eğitim hakkı, ulaşım hakkı, haber alma hakkı gibi en önemli yurttaşlık haklarının kullanımı daha da güçleşiyor.

Özelleştirme tek başına çözüm mü? Koşulsuz özelleştirmeler yoluyla vatandaş nasıl sömürülüyor? Özel sermaye yoluyla kamu hizmeti sağlamak mümkün mü? Sosyal hizmetleri devlet mi vermeli özel sektör mü? Bu ikisinin dışında bir üçüncü yol mümkün mü?

Elinizdeki kitap, tüm bu sorulara, ABD'de yaklaşık 300 yıldır uygulanmakta olan bir sistemi ele alarak yanıt arıyor. Kamusal Taşıyıcılık sistemi, belki de dünyanın en liberal ve özel sermayeye dayalı ülkesinde, yurttaş haklarının ve refahın korunmasında kilit rol oynuyor. Kitap, neoliberal dalgayla özelleştirmeye boğulmuş fakat temel yurttaş haklarının her geçen gün eridiği 3. dünya ülkeleri için sıra dışı bir model sunuyor.