Sözlükler aurayı “örtük, görünmez bir yayılım veya soluk” olarak tanımlar. İngiliz otoriteleri ise genel olarak sözcüğün anlamını Latince “hava” anlamına gelen kelimeye atfeder, öte yandan Hintli otoriteler kelimenin tekerleğin parmağı anlamına gelen Sanskritçe Ar kelimesine dayandığında ısrarcıdırlar, bu iddianın manası insan aurasının kişinin bedeninden tekerleğin merkezinden çıkan yayılıma benzer biçimde yükseldiği gerçeği düşünüldüğünde daha net anlaşılır. Okültistler tarafından kelimenin Sanskritçe olan kökeni kabul görür, yine de Latince kökenin işaret ettiği semavi yayılım fikri de terimin asli anlamına pek yabancı değildir." Bu zamana kadar hiç renklerin anlam ve gücü hakkında düşündünüz mü? Hastane duvarları neden kırmızı ile boyanmaz? Cezaevlerinde siyah tonlar neden tercih edilmemelidir? Bulunduğumuz ortamın ağırlıklı rengini değiştirdiğimizde bu durumun sonuçları sadece basit bir dekorasyon değişikliğinden mi ibarettir? His ve fikirlerin rengi olur mu? Elinizdeki kitap yeni başlayanlar için son zamanlarda sıkça kullanmaya başladığımız "aura" kelimesine dair temel bir içgörü kazandırmakla kalmıyor, aynı zamanda auranın renklerinden istifade ederek zihnimizi ve ruhumuzu niyetlendiğimiz yöne nasıl çekebileceğimiz, kendimizi özellikle ruhsal anlamda nasıl geliştirebileceğimiz ve belki de en önemlisi zihnimize, maneviyatımıza, kısacası "ruhumuza" yönelen tehditlerden nasıl koruyabileceğimize dair yalın yönergeler ihtiva ediyor. Bu yönergelere dikkat edildiğinde renklerin günlük hayatımızı ne kadar etkilediği açıkça anlaşılacak, belki de okurun dünyasına yeni bir bakış açısı kazandırılacaktır. Keyifli okumalar...