Her Peygamber gönderildiği toplumlar tarafından çeşitli iftira ve töhmetlere maruz kalmıştır. Kimisi yalancılıkla, kimisi sihirbazlıkla kimisi de fitneci olmak gibi olumsuz özelliklerle suçlanmışlardı. Fakat Hz. Yusuf’a atılan iftira bunlardan farklıydı. Zira bu sefer saldırı onun iffetine ve namusuna yönelikti. Tüm yaşananlara rağmen yüce Allah, Yusuf(a.s)’ı bu kirli iftiradan temize çıkarmıştır. Günümüze gelince, Yusuf (a.s), yüz yıllar önce vazifesi layıkıyla tamamlayıp dünyadan göçmüş olmasına rağmen tekrar bir iftiraya maruz kalmıştır. Lakin bu sefer iftira onun iffetine ve hayasına değil, risalet makamına yönelik olmuştur. Tüm Peygamberlerin gönderiliş amacı Tağuta kulluktan sakındırmak olmasına rağmen, iddia sahipleri Yusuf (a.s)’ı Tağuti bir sistemin yanında yer almakla vasıflandırmışlardır. Bunu o büyük Peygambere layık görmüşlerdir. Bir Peygambere bundan daha büyük bir iftira atılabilir mi!! Tüm Peygamberler, düşmanları tarafından iftiraya uğramışken, bugün maalesef Yusuf (a.s), Peygamber dostu olarak görünen kimseler tarafından bin bir tevil ile bu töhmete maruz kalmıştır. İşte bu eser, Hz. Yusuf’un hayatını konu edinmekle birlikte, ağızdan ağıza dolaşan bu hain dedikodu üzerinde de durarak konuyu izaha kavuşturma gayesi gütmektedir.