Cüneyt Arkın, 1964 yılında Halit Refiğ imzalı Gurbet Kuşları’yla başladı oyunculuk kariyerine. İlk yıllarında, yapımcılar tarafından ona biçilen roller daha çok romantik aşk filmlerinin saçları briyantinli, bakışları aşk dolu yakışıklı kahramanı olmaktı. Sinema hayatına yön veren, onu bu günlere taşıyan film için 1966 yılını bekleyecekti. O yıl “Malkoçoğlu” kimliğine büründü ve at üstünde kılıç salladı. O romantik jönden eser kalmamıştı artık. Daha sonra vurdulu kırdılı, bol tabancalı, uçan tekmeli filmlerin aranan ismi oldu. Bu tarzı ondan daha iyi uygulayabilen kimse yoktu. Öyle ki sinema salonları onun sayesinde doldu, taştı…

Kariyeri boyunca çektiği filmlerde ustaca çizdiği, sert ve buyurgan insan hâlini, güzel bir kadına duyulan sevdayla yerle bir olana kadar sürdürdü. O sert, maço hâli bir sevdayla yerle bir oldu. Erkek olmanın tüm hâlleri sevdaya mağlup olmuş gibiydi canlandırdığı karakterlerde. At üstünde de olsa, otomobil tamponuna da yapışsa, helikopterin kanadına da asılsa seyirci ondaki bu değişikliği hemen kabullendi. Perdede gördüğünün dışında bir neden aramadı. Namussuzluk ya da ihanet onun uzağında oldu her zaman. Çünkü adaletten yanaydı. Seyircisine doğru yolu göstermek derdindeydi. Cüneyt Arkın; özel hayatıyla, aşklarıyla, zaaflarıyla, bütün galibiyet ve mağlubiyetleriyle önemli bir stardı... Kısacası herkesin bir Cüneyt Arkın’ı vardı. Onda kendini bulduğu, kendini gördüğü... O, Türk insanını yediden yetmişe etkilemiş yeri doldurulmaz bir kahramandı. Bir keresinde “Bugüne kadar iki milyon metre film çekmişim. Bunun bir milyon metresinde uçtum durdum. Ara sıra yere konduğum da oluyordu elbet,” demişti…

Cüneyt Arkın kitabı; hayatını, filmlerini, edebiyata bakışını, kısaca Cüneyt Arkın’la ilgili az bilinen ya da bilinmeyen her şeyi anlatan kolektif bir eser. Sinemamızın bir dönemine tanıklık etmek ve onu yakından tanımak isteyenler için bulunmaz bir fırsat…