Âlem-i cihan kurulurken, ruhlar üflenmeden bedene herkes bir gölgeydi. Bulutların ve sisin hâkim olduğu günlerde, insan denen canlı henüz yeryüzünde değilken toprak ve su dünyaya düştü. Yer yarıldı, dağlar mandallarla göğe tutturuldu. Dünya balçık renginden yeşile, kızıla, maviye ve sarıya boyandı. Her yerde bir renk cümbüşü. Sonra atlar geldi. Siyah, kuzguni, beyaz, tarçın rengi, kömür gözlü, uzun yeleli atlar. Yeryüzü ve gökyüzü o zamana kadar böyle muhteşem bir varlık görmemişti. Heybeti ve a ...