“Hiçbir kültür ürünü yoktur ki, aynı zamanda bir barbarlık belgesi olmasın” diyordu Walter Benjamin. Milattan önce 700 yılından beri bir medeniyet şehri olagelen İstanbul da işte böyle iki yüzlü bir madalyon: Birinde göz alıcı saraylar, ihtişamlı mabetler, Boğaz sefaları, bayram eğlenceleri, erguvanlar, laleler, derya kuzusu lüferler var; diğerinde savaşlar ve katliamlar, isyanlar ve göç, sömürü ve yoksulluk. İstanbul’un bir Ayasofya’sı var, bir de Ayasofya’nın duvarına ismini kazıyan vandal Vik ...