“Rosa Luxemburg” felsefi bir biyografiden çok daha fazlasıdır. Kadın, düşünür, örgütçü ve devrimci olarak Luxemburg’un sempatik ve eleştirel bir tasviridir. Dunayevskaya Luxemburg’da, halkın kendiliğindenliğine inanan, tutkulu bir enternasyonalist, savaş karşıtı, parlak, cesur ve bağımsız bir kadını; kendini Marx’ın felsefî mirasçısı olarak gören, sevgilisinin ve diğer erkeklerin, onu, sırf bir kadın olduğu için “tarih yapmaya” bütünüyle katılmaktan vazgeçirme çabalarını reddeden bir kadını, “tü ...