“Ayaklarım toprağın içindeydi. Hortumun ucundan akan su bulunduğu yeri iyice ıslatıp, çevresinde minik bir gölcük yaptıktan sonra mutlaka sızacak bir yol buluyordu. Önce incecik, ip gibi bir yolda ilerliyor, peşi sıra gelen suyla iki üç parmak derinliğinde bir kanal oluşturuyor, buradan ilerleyen su, bahçenin aşağılarına inerek fasulyelere kadar gidiyordu.”
Yarım kalan cümleleri, söyleyeceklerini susanların eksik parçalarını tamamlıyor Öznur Unat ilk kitabı Palaçinka’da. Yalnızlığın sınırın ...