1990'lı yılların başında, dünyada, toplumların her alanını etkileyen, köklü bir dönüşümün yaşanmakta olduğu açıklık kazandı. Böyle bir ortamda, formasyonları 1960'lı yılların paradigmaları çerçevesinde oluşmuş toplum bilimciler, yaşanan dönüşüm karşısında farklı tutumlar içine girebilirdi. Bunlardan biri, olup bitene karşı tepki göstermek ve yadsımaktı. İlk bakışta bir tutarlılık arayışı gibi görünen bu tutum, uzun erimde, olup biten karşısında anlamını yitirmeyi ve dışlanmayı getirecekti. Olana ...