“Bir el dokundu bana. Otobüste dokundu. Ayaktaydım. Siyah pardesüm vardı üzerimde. Dışarısı bembeyaz kar. Otobüsün camları buğulanmıştı. Dışarısı karanlıktı. Hiçbir şey görünmüyordu. Yine de camdan dışarı bakıyordum. Yanımdakiler de camdan dışarı bakıyordu. Dışarısı başkalarının dünyası gibiydi. Çamur ve siyaha boyanmış kardı yollar. El değmemiş ağaçların dalları sadece bembeyaz kardı. Yan yana dizilmiş kurbanlar gibiydik. İş çıkışı yorgun argın biz kadınlar. Siyah pardesümün altında siyah kısa ...