Kimlik üzerine yürütülen tartışmaların geçmişi, hem kişisel hem de toplumsal kimlik bağlamında, Sokrates’in “Kendini Tanı” deyişine kadar götürülebilir. Kendini tanı deyişi, kendinin bil deyişini de kapsayacak biçimde tanımlayıcı ontolojik ve epistemolojik bir zemin inşa etme girişimi olarak görülebilir. Bu varsayımdan hareketle, kimlik temelli tanımlayıcı ontolojik ve epistemolojik zemin arayışını herhangi bir tekil insanın ya da grubun kendisini ayırt edici şekilde konumlandırabilmek amacıyla ...