“Osman öyle dalgın otururken, yukarı tırmandı. Sandığını açtı. Yıllardır takmadığı
beşibiryerdesini avcunun içinde sıkarak merdivenleri indi. Kocası, fincan elinde, bıraktığı gibi
duruyordu. Bir yudum olsun içmemiş, üzüncünün derinliğinde yitmişti. Fincanı aldı elinden.
Altını sıkıştırdı. Avcu yanmışçasına sıçradı Osman. Eline baktı. Gözleri tutuştu. Bir hınç
çelikleşti gözlerinde. Kolu uzandı. Parmaklarını sıktı Gülizar:
– Bu sana bir sandal donatır. Sandalın oldu mu da ...