İnsan, iç seslerini tanımadan yaşamın anlamını bulamaz. Sonuçsuz anlam aramalarından bunalınca, sonunda dünyayı bir oyun alanına çevirir. Bu oyun, onu bunalımlarından uzak tuttuğu gibi yaşamın anlamını aramaktan da eğler. Nihayetinde yeterince eğlenmiş olarak bu dünyayla vedalaşır.Yazar, bu öyküsünde, Balat'ın arka mahallelerinde yetişmiş Şevket'in travmalı çocukluğunu, her şeye kulak tıkadığı buhranlı gençliğinden Moldova’ya kaçış yıllarını, çocukluk korkularıyla boğuşurken tesadüfen denk geldi ...