Kitaplar ne yazarsa yazsın, yaşamdan öğrendiklerimizin gizemi başka türlü çekermiş insanı içine. Foça’yı
sevmek de böyle bir tutkuymuş! Bir kediyi sever gibi usul usul severmiş insan Foça’yı. Öylesine doğal ve
dayanılmaz… Kıpır kıpır edermiş yüreciği. Foça’ya geç kalmak ise korkuların en büyüğüymüş. Şiire ve aşka
geç kalmak gibi bir şeymiş. Esin’e geç kalmak ise başlı başına talihsizlikmiş. İyi ki yolları çakışmış, yazgıları
birleşmiş.
Bir “haydi” sözcüğü yerleşirmi ...