"Mutfakta bilerdi onu. Sabaha karşı, 'kapılar' ve 'pencereler' tarafından çarpıla çarpıla her tarafı morardığında, biz yorganın altında korkudan ve ağlamaktan bitkin düşüp uykunun derinliklerine yuvarlanırken başlardı bilemeye. Bir taşı vardı, siyah, ona sürterdi. Yavaşça. Hiç acele etmeden. Bin yıl ömrü varmış gibi. Sessizce. İleri geri, ileri geri, ileri geri… Bazen Murat’ın kalbinin atıp atmadığını son kez kontrol ederek yorganın altından süzülür, ses çıkarmamak için çıplak ayaklarla soğuk ta ...