On beş gün çabuk geçmişti. İzinli geldiği Çanakkale'deki birliğine dönüyordu. Serbest kalan on altı tümen sırayla diğer cephelere sevk ediliyorlardı. Kendi tümeni de Bağdat cephesine intikal edecekti.
Avlunun porta kapısının eşiğinde duruyorlardı. Kucağında bir kız ve eteklerine yapışmış üç oğlan çocuğuyla bir kadın, karşılarında onlara veda etmekte olan genç adama soran gözlerle bakıyorlardı.
Kadın, yünden dokunmuş kahverengi yeldirmesini aralayarak Bizi kime emanet ediyor ...