“Düğünlerin vazgeçilmeyen halay başıydı Süleyman. Her düğünde oynamazdı ama bir oyuna girdimi de hakkını vermeden çıkmazdı. Mendili öyle bir sallardı ki sanki gökyüzünden yıldızlar yağıyormuş da yere düşmesin diye onlara açıyormuş gibi tutardı. Öyle bir halay çekerdi ki Süleyman, onu şaşkınlıkla, ağzı açık izleyenin dili damağına yapışırdı.
Kollarını açtı Süleyman. Başladı tek başına halaya durmaya. “Yavrum!” diye bağırdı Süleyman. Kuşlar acıyla havalanıp uçtu, çeşmelerin suyu kuru ...