Açık havalı bir sonbahar sabahı, iznini alarak yanına girmiştim. Büyük Adam yatağında, başı biraz yüksekte, arkası üstü yatıyordu. Odayı solgun bir güneş kaplamıştı... Yüzü fildişi rengindeydi; çehresi zayıfladıkça, irileşen o güzel mavi gözleri denize ve Üsküdar sahillerine dalmıştı. Odaya girdiğimi hissedince başını bana doğru çevirdi; yatağın ayak tarafında bir yer göstererek oturmamı işaret etti ve her zamanki sorunusun tekrar etti: - Ne haber? Son 24 saat zarfında günün iç ve dış meseleleri ...