Deleuze ve Guattari, arzunun felsefenin uzun tarihi boyunca, ama en çok da psikanalizle birlikte bir "eksiklik" olarak kavranışında, ona yönelen bir "hıncı, zorbalığı ve bürokrasi"yi gördüler. Yaşama düşman olan bu nihilizm kuvvetlerine karşı, onlar arzuya öznesi ve nesnesi olmayan bir üretim fikrini dahil ettiler ve arzuyu bizzat yaşamın kendini olumlama kuvveti olarak yeniden değerlendirdiler. Arzu ister bastırılmak isterse özgürleştirilmek üzere sonradan toplumsal bir boyut kazanmaz, aynı seb ...