“Ahlâkın Aklî ve İnsânî Temeli”, herhangi bir dayanaktan yoksun ahlâka, sonradan icat edilmiş yeni bir temel keşfetmek gibi bir sav öne sürmemektedir. Ahlâk, kendi başına, başlı başına ve bağımsız bir felsefi alan olarak vardır. İnsan, ‘ahlâk’ gerçeğinden hiçbir an sıyrılıp çıkarak ve ona rağmen yaşayarak, var olamaz. Çünkü bu realite, insana sonradan ve onun özüne karşın eklenmiş yabancı bir nesne değildir. Hatta belki de ahlâk, insanın biricik gerçekliği ve tek hakikati olarak karşımıza çıkmak ...